Kimi kaybettiğimiz büyük bir sorudur. Yine de cevaplama çabasına değer. Ancak bu onunla değil, kendi hikayemize sadakatimizle ilgilidir.
Kaybedince bulduklarımızsa ulaşabildiğimiz parçalarımızdır. Kimi kaybettiysek biraz daha kendimizi tanırız. Acaba daha kaç yitim gerekiyor gerçek beni bulmaya?
Özümüzle tanışmamızın bedeli kayıplarda yaşadığımız hesaplaşmalardır. Peki, son nefesimize kadar bir kaybeden olacağımız gerçeği? Bir insanı, bir anıyı, bir değeri, bir hayali, bir şehri, bir eşyayı veya umudu… Eskizlerimiz mi bu devam eden, yoksa bu her yitirişteki her bir anımız aslında tamamlanmış bir sanat eseri mi? Tam olduğumuza ne zaman karar veririz?
Kaybetmek hem biyolojik hem de felsefi bir sorundur. Biyolojik yanıtımız, bir zamanlar hayatta kalmak için bir bakıcıya muhtaç olma özelliğimizdendir. Sesimizi duyurabilmek için ağlarız ve çırpınırız. Çünkü bebeklik döneminde yaşamak fark edilmemize ve muhtaçlığımızı gören bir merhamete bağlıydı. Aynı bir erişkin olduğumuzda bile gidene kendi ihtiyaçlarımızı bildirebilmek adına bebeklik dönemine gerilediğimiz anlardaki gibi. Bu çırpınışların bedendeki karşılığı, bizi harekete geçirmek ve kurtuluş aramamızı sağlayacak olan nefes darlığı, çarpıntılar, titremeler, yerinde duramamalar gibi belirtilerle olur. Bu kısım görece daha kolay atlatılır. Kaygı nöbetleri dediğimiz bu anların bize kalıcı zarar vermeyeceğini bilmemiz nispeten yeterlidir. Ancak esas sorular ve felsefi derinlikler can yakıcı bir uğraş gerektirir. Neden öncesinde verdiğimiz yanıtlar işe yaramaz? Çünkü her kayıp biriciktir.
Bir kaybı “biricik” olarak niteleyebilmek bile yaşadığımız her deneyime artık bir anlam yüklediğimizi gösterir. Çünkü bazı kayıplara sıradan bir yaşam olayı gözüyle bakarız, bu demektir ki yaşamın o kişisinde bir hikâye bile oluşturmak istemedik ve sadece içimizdeki boşluğa karşı direnecek bir can sıkıntısı oyunu kurduk. Molalar, öylesineler, yaşamasak da olurlar, boşa geçen zamanlar, o da istediler, dönem bunu gerektiriyorlar, modern yeni yaşamlar. Tercihi bu olanın deneyim analizi şimdilik zaman kaybıdır. Ama ben gerçek kayıplardan bahsetmek istiyorum. Bir ayrılığa anlam ithaf etmek aslında kişinin kendi yaşam sürecine anlam arayışıdır. Gelen ve giden son tahlilde bir bahanedir insan ömründe. Derdimiz kendimizledir.
Bir kaybeden olmak, bir şeyleri kaybettiğimiz zaman değil kayba yüklediğimiz anlamı ve sorgulamayı yitirdiğimizde söz konusu olandır. Acıya ve yasa gömüldüğümüzde veya hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ettiğimizde sunulmuş fırsatı kaçırırız. Zor olanı yani kendimizle konuşmayı seçtiğimizde ise cesaretimiz karşılıksız kalmayacaktır. Bu da demektir ki artık büyümeyi ve bir erişkin olmanın özgürlüğünü seçiyoruz. Muhtaçlıktan kurtuluyoruz.
Kimi kaybettik?
Fiziksel cazibe içeren birisi mi o? Estetik özellikleri idealinizde kendinizde yakalamak istediğiniz şekillerde miydi? Kendinizde inanmadığınız çekiciliği onu üzerinden mi elde etmeye çalıştınız? Ona sahip olduğumda kendi cazibemi de onaylamış olurum mu dediniz hiç farkında olmadan?
Bakım verdiğiniz birisi miydi? Onun bakıcısı, öğretmeni, terapisti, bankası, doktoru, bilirkişisi miydiniz? Bu size güç ve kontrol algısı hissettirmiş olabilir. Belki de bir vazgeçilemeyen olmak istediniz. Sonuçta birisinin her şeyi olmak hem bizim tüm güçlü yanımızı besler hem de bir başkasının yaşamımızdaki varlığını garantileme çabasına gireriz.
Geçmişte kaybettiğimiz ve hesaplaşılmamış bir kaybın anısı ile de ilgili olabilir. Bize değer vermediğini, yeterince görmediğini, duymadığını, anlamadığını hissettiğimiz bir ebeveyn gibi bizimle ilgilenmiyordur. O zaman da yine bir kontrol savaşı başlar. O kez başaramadım, bu kez güç benim elimde olacak. Travmayı tekrar ederiz. Bunu başarırsam tüm geçmişi temize çekebilirim. Ve elbette ki geçmiş kendi çıkmazlarında çözümlenmeyi değil, sadelikle okunmayı bekler. Sonraki aktörlerle yeniden canlandırılamaz. Ne yapsak da o dönemi bu yoldan onaramayız. Kabul ederiz ve yeni saygın ilişkilerle kendimize taze bir benlik yaratabiliriz sadece. Bir zamanlar bağımlı olduğumuz ebeveynlerimizin bize veremedikleri onlarla ilgilidir. Oysa şimdiyi ve geleceğimizi inşa etmek üzere seçtiklerimiz, tanıdık acı dili olmak zorunda değil, saygıyı ve sevgiyi gerçek bir ilgi diliyle sunanlarla ve talep etmemizle mümkündür.
Birisini arzu ettiğimiz şartlarda elde edememiş de olabiliriz. O bir başkasının kendine ait dünyasında yerimiz olamamıştır. Bir süre olduğunu var saymış ama fikir değiştirmiştir. Fikir bu. İnsanda nasıl durduğu tayin edilemez. Değişiverir. Makul bir sebeple açıklanamayan bir şekilde de olabilir. Bize sadece kabul etmek düşer. Verdiği vaatlerle onu yüzleştirsek de işe yaramaz. Vaat bu. Sözler kolayca sarf edilir. Bedeli yoktur. Uçar ve gider. Hiçbir kanıtı olmadan havaya karışır ve peşine düşemediğimizin dalgasını geçer. Kabul etmek zorundayız ki sonlara karar verme gücü her zaman bizde değil. Güç, son sözü söylemek de değil. Güç, olanı biteni izleyebilmek. Bir insanın bizde yarattığı acıyı bolca söze dökmek, anlamak, hesaplaşmak ve sonra onu bir anıya dönüştürmek.
Kimi kaybettiysem? Artık kimi kaybettiysem… Ona yüklediğim anlamların kendi yarattığım hikayeler ve aldanışlar olduğunu fark ettiysem. Bir adım daha çıktım yukarı doğru sarmalımda. Gidişiyle ve gönderişimle ayrıldıklarım gereğinden çok acı ama hala yetersiz bir kavrayış sundular hissediyorum ki. Bekliyorum yeni gelecekleri ve gidecekleri. Biraz daha ilerlemek için. Ve buna değdiğini hissediyorum. Kendime doğru yükseliyorum.
Urban Life in the City
Success needs hard work. Don’t listen to these ‘get rich quick’ schemes. You need to build your character and work hard on yourself and your business to achieve greatness. Work hard and work smart. Do the right things and do them in the right way. Don’t procrastinate. Take bold actions. Work long hours and craft your legacy.
Functional Architecture and Interior Design
Successful people do not see failures as failures. They see them as important learning lessons. Lessons that are capable of giving them insights to prevent such mistakes from happening again. By adopting this mindset of turningExplore the city and new places
